22 Eylül 2012 Cumartesi

Yağmurlar bana, ben onlara.

Şu sıcak havalarda yağmurun yağması kadar güzel bir şey olamaz. Elbette ki, dışarıya çıkıp yağmurun altında ıslanmakda en güzeli. Gerçi üzerimde t-shirt olmasına rağmen çok güzel şekilde yağan yağmurun altında kaldıktan sonra hasta olma ihtimali doğsada, ben bunu pas geçip 'oh be' diyorum! :)

E abi insan yağmuru özlüyor, saçlarının ıslanmasını, kollarına düşen yağmur damlalarını. (Çok mu romantik oldum lan!?) Eh bide serin serin yağarken, rüzgarın olmamasıda yağmuru daha güzel hale getiriyor. Blogger'da bir arkadaş vardı, ''Yağmur olmasaydı bizler olmazdık'' derdi, hatta blogun ismi buydu. İnsan anlayabiliyor. Pazartesi'ye çok az bir zaman kaldı, yep yeni hayatın başlangıcı, çok heyecanlı geçecek gibi gibi. Bir çayım olsaydı şimdi, sıcacık.. Sigarayla beraber içebilseydim diye iç çekeceğim sanırım devamlı ehe, eh be turuncu, hadi kalk bi çay demle kendine! Hafta sonunuz iyi geçsin.

Hadi canlarım, benden size;
Take That - Kidz

16 Eylül 2012 Pazar

Ah hastalık, bir gidemedin!

İnsanların soğuk havalara karşı dirençli olup hasta olmamaları ile benim yaz aylarında hasta olmam olgusunu anlayamadım ben. ''Gensel bir garip tuhaflıklar olabilir elbette, velhasıl yaz aylarında da grip olunabilir mi be adam?'' diye avutuyorum kendimi.

Diyeceğim şu ki, çok kötü bir grip salgını beni gafil avladı ve şu anda burnumda minik yaralar çıkacak şekilde türden vurdu beni. Siz siz olun, havanın sıcaklığına aldanıp ''bana bir şey olmaz oğlum!'' demeyin.

Ha bu arada taşınıyorum, yeni şehir, yeni iş zımbırtısındayım.