Ah şu bademcik şişmeleri, ah şu kötü hastalıklar! Sanırım film izlemek, hasta olduğun dönemlerde daha keyifli geliyor. -Pazar gününden beri hastalık sendromu yaşıyorum, sürekli antibiyotik ve ağrı kesici içerek yanına da meyve tüketerek bu hastalığı bitirmek istiyorum. -umarım hastalık geçer. Dün izlemiş olduğum bir filmdi Mr. Popper's Penguins ve hoşuma da gitti. Jim Carrey'nin buna benzer bir animal/komedi filmi daha vardı. Film, New York'da çekilmiş, bazı kısımları da Antartika'da. Popper (Jim) oturduğu evde penguenler ile yaşayan bir adam haline geldi :)
İlk başta, penguenler çok iş açmışlardı onun başına, velhasıl daha sonrasında penguenleri çok sevdi. Aslında sevmesinde ki en önemli rol, çocuklarıydı. Bu arada çocuklarından konu açılmışken, Popper'in kızı neydi öyle!? Tam bir facia, kız ergenlik dönemindeydi, bilmem ne kişisi beni dans teklif edecek mi? etmeyecek mi? diye geçirdi tüm saat boyunca filmi. -böyle kızlar var evet ahaha.
Benim en sevdiğim kısım ise şu üst taraftaki yemek yeme anıydı :) ki, o kısımda 5 saniye kadar sürdü. Popper dua ediyor, daha sonra yemek yemeye başlıyor, penguşlarda ona uyum sağlıyorlar. Film'in içerisinde en çok düşündüğüm şey ise, bazı bölümlerde penguenlerin gerçekten de bir animasyon değil de, gerçek olmalarıydı. Acaba öyle mi dersiniz!? Bazı hareketleri penguenlerin gerçek hareketleri gibiydi. Film'de Popper, eşi ve çocuklarıyla ayrı yaşıyordu, daha doğrusu eşinden ayrılmış vs. Penguenler, bu aileyide birleştirmiş oldular böylelikle. Küçüklüğümden beri penguenlere sempati duyan ben, bu film'in türkçe dublajını bekledim :) geldiğini görünce nihayetinde izleme fırsatım oldu. Hastalığımı da unuttum :) izlemek isterseniz, buyrunuz efenim.